“İman da gönüller de zamanla yıpranır; imanınızı lâ ilâhe illâllâh diye diye yenileyiniz.†Hadis-i Şerif
İnanmak. İmanı tazelemek. Herşeye yeniden ve sağlam olarak inanmak. İnancın doğrusunu bulmak ve onu kalbe indirmek. Kalbe inen imanı amellere ve hayata yansıtmak ve inandığımız gibi yaşamak. Bunların hepsi dünya hayatına ve ötesine ait önem taşıyan konulardır.
‘Yeniden’ ifadesi bazılarımıza yabancı ve garip gelebilir. Hakikaten insan fıtratı olarak alışmadığımız bir şeye alışmak veya alıştığımız bir şeyi bırakmak uzun zaman alır, alıyor. Bütün bunlar için önce ‘düşünmek, dilemek ve istemek’ gerekiyor. Sonra da bu düşünce, dilek ve istek doğrultusunda harekete geçerek istediğimiz şeyi sonuçlandırmak gerekiyor.
İman ise her şeyin başında ve sonunda gerekir. İmansız hayat müslüman için düşünülemez bir yaşamdır. Ama sedece ‘iman ettim’ demek yeterli mi? Yeterli olmadığını bize bir çok ayet ve hadis söyler. İman etmek aynı zamanda imtihan olmayı da gerektirir. Kıymetli şeylere sahip olmak onu koruma tedbirlerini ve tehlikelerini de beraberinde getirir.
Rabbimiz ve yaratıcımız Allah: “Ey iman edenler! Allah’a, Resûlü’ne, indirdiÄŸi Kitab Kur’an’a ve daha önce indirdiÄŸi kitapların asıllarına gereÄŸine uygun ÅŸekilde iman edin.â€(4/Nisa, 136) buyurmuÅŸ. Yani iman edenler, imanlarını, gereÄŸine uygun ÅŸeklide yapmaları ve bunu sık sık kotrol etmeleri gerekmekterdir. 20. Asrın ikinci yarısında dolu dolu ve bereketli bir hayat sürmüş, toplumumuz ilim ve irfan hayatında açık etkileri olmuÅŸ rahmetli Mahmud Esad COÅžAN Hocaefendi, Ä°slam Dergisi Aralık 95’te yazdığı “İmanı Tazelemek†yazısı da bu noktada yeniden okunması gereken ‘taze’ bir yazıdır. Hocaefendi bu makalede imanı tazelemenin, taze tutmanın altı yolunu zikreder: Dünya hayatının fâni zevkleri ve bitmez tükenmez meÅŸgaleleri müslümanı aldatmamalı, nefse uyulmamalı, ÅŸeytanın insanı daima aldatmaya çalıştığı da unutulmamalı, “ibadetin makbulü az da olsa devamlı yapılanıdır.†gerçeÄŸini daima hatırda tutmalı dedikten sonra ÅŸu iki hadisi zikreder.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem):
“İman da sizden birinin içinde tıpkı –elbisenin eskiyip yıprandığı gibi– yıpranır sönükleÅŸir. O halde Allah’tan (cc.) imanı kalbinizde yenilemesini, tazelemesini isteyinizâ€[1] buyurmuÅŸ.
Diğer bir hadîs-i şerîfte de Peygamber Efendimiz:
“İmanınızı yenileyiniz.†buyurdu.
Denildi ki:
“Ya Resûlallah, imanımızı nasıl yenileyebiliriz?â€
Buyurdu ki:
“Lâ ilâhe illallâh sözünü çok söyleyiniz.â€[2]
Merhum Hocaefendi’nin diÄŸer bir yazısı da yine Ä°slam Aralık 1997 tarihinde “İmanı, Ahdi, Azmi, AÅŸkı ve Åževki Tazelemek…†baÅŸlığını taşımaktadır. Ä°ÅŸte bu yazıdan bazı bölümleri bu vesile ile sizinle paylaÅŸmak istedik. Umarız sizin ve bizim imanımızı tazelememize vesile olur. Ä°ÅŸte yazıdan bazı paragraflar:
“İmanlarımızın, aÅŸk, ÅŸevk ve heyecanlarımızın zaman zaman tazelenmesi lâzım. Bunun için çok kitap okumalıyız; güncel olayları dikkat ve ibret gözüyle takip etmeli, fikir yazılarını, büyük yazarların mühim makalelerini iyi takip etmeli, her sabah kendi kendimize, “Bugün Allah için ne yapabilirim, ne gibi hayırlı iÅŸler, sevaplar kazanabilirim?†diye sormalıyız…
Namaz, zikir, Kur’ân-ı Kerîm kıraati gibi ibadetlerimizi, tadını çıkara çıkara, özene özene, tefekkür ve tedebbür ile aceleye getirmeden, hakkıyla îfâ ve edâ eylemeliyiz…
Fakirleri, düşkünleri, zavallı ve mazlumları aramalı, bulmalı, teselli etmeli, maddeten desteklemeli, gönüllerini yapmalı, dualarını almalıyız…
Hastahaneleri, yetimhaneleri, evde yatan hastaları dolaÅŸmalı, yoklamalı, dertlerini paylaÅŸmalı, tedavilerine yardımcı olmalı, bize candan dua etmelerini saÄŸlamalıyız; Allahu Teâlâ’ya bize verdiÄŸi sıhhat ve afiyet, saÄŸlık ve saÄŸlamlık için çok şükürler eylemeliyiz…
Özellikle Cuma günleri, olmazsa mümkün olan tatil zamanlarında, vefat etmiÅŸ büyüklerimizin, yakınlarımızın, dostlarımızın kabirlerini ziyaret etmeliyiz, onlara hatimler, Yâsînler, Tebârekeler vs. okumalıyız. Çünkü onların da diriler, yaÅŸayanlar kadar sevgiye, duaya, ziyarete ihtiyaçları vardır. Ölüm her ÅŸeyi kesip, koparıp, bitirmiyor; dostluklar, yardımlar, iliÅŸkiler, ihtiyaçlar devam ediyor, hatta daha da artarak, safileÅŸerek, hasbileÅŸerek, güzelleÅŸerek…
En mühim, en sevaplı, en faydalı, en güzel iÅŸlerimizden biri de dostlarımızı, arkadaÅŸ ve kardeÅŸlerimizi, mü’minleri, hatta hayvanları, bitkileri sevmek, korumak; onlarla iyi iliÅŸkilerimizi en yüksek düzeyde sürdürmek, geliÅŸtirmek, ülfet etmek, gönül almak, yardım etmek, sevindirmek… Tüm ümmet-i Muhammed’in hayrını, iyiliÄŸini, salahını, felahını, necatını istemek, bunun için olanca gücüyle çalışmak, uÄŸraÅŸmak, yorulmak, masraf eylemek, fedakârlıkta bulunmak…
Her fırsatta el açıp, secdeye kapanıp yüce Mevlamız’a yalvarmak, yakarmak, yanmak, aÄŸlamak, kendi için yakınları için dini için âhireti için vatanı ve milleti için Ä°slâmî hizmetleri ve müslümanların periÅŸan hali ve zarar ziyanları için gözyaşı dökmek, tazarru ve niyaz eylemek…â€
İman Yaratıcımızın bize verdiği büyük bir nimettir. Bu nimetten dolayı rabbimize minnet halinde olmalıyız. Bu konuda 49/Hucurat Suresi 14-17. Ayetleri bize büyük bir ibrettir:
“Çöldeki bedevî Araplar gelip: ‘İman ettik.’ dediler. De ki: ‘Siz gönülden iman etmediniz. Fakat: ‘Müslüman olduk/teslim olduk’ deyin. Henüz iman kalplerinize tam girmedi. EÄŸer Allah’a ve Resûlü’ne tam itaat ederseniz imanınız sahih ve kâmil olur; O’da amellerinizin sevâbından hiçbir ÅŸeyi eksiltmez. Çünkü Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir. Gerçek mü’minler ancak, Allah’a ve Resûlü’ne inanan; sonra bunda şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaÅŸanlardır. Ä°ÅŸte onlar imanlarında doÄŸru olanların ta kendileridir. De ki: Siz dindarlığınızı Allah’a mı öğretiyorsunuz? Halbuki Allah göklerde ve yerde olanları bilir. Allah, her ÅŸeyi bilendir. Onlar Ä°slâm’a girmelerini senin başına kakıyorlar. Seni minnet altında bırakmak istiyorlar. De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Aksine, Allah sizi imana eriÅŸtirmekle, sizi minnet altında bırakır. EÄŸer imanınızda doÄŸru kimselerseniz Allah’a minnettar kalın.â€[3]
Öyle zamanlar gelecek ki diyor peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, “o zaman da insan mümin olarak sabahlar, kafir olarak geceler; mümin olarak geceler, kafir olarak sabahlar. Dinini küçük bir dünyalığa satar.â€[4] Yani olumsuzluklar öyle bir noktaya varabilir, ortalık öylesine allak-bullak olabilir ki, Allah korusun insan Allah’ın hoÅŸuna gitmeyecek olan söylediÄŸi bir sözden dolayı veya seyrettiÄŸi bir görüntüden dolayı veya desteklediÄŸi bir taraftan dolayı imandan çıkmıştır da haberi bile yoktur; insan mümin olarak sabahlamışken o günün akÅŸamına kafir olarak girer veya mümin olarak girdiÄŸi gecenin sabahına kafir olarak çıkar. Bu tam anlamıyla bir kargaÅŸa ve fitne ortamıdır. Böyle bir zeminde kimse ne yaptığını, ne yapması gerektiÄŸini bilemez. Din gibi, iman gibi dünyalara deÄŸiÅŸilemeyecek kutsal deÄŸerler, küçük dünyevi karşılıklara satılır, peÅŸgeÅŸ çekilir. ÖzdeÄŸerlere yabancı ve düşman sistemlerin hükmü altında kalınabilir. Ä°ÅŸte bu noktada iman iÅŸporyata düşmüş demektir; kafa, gönül ve evlerde irtidat havası esmeye baÅŸlamış demektir.[5]
Bu durumdan kurtulmak ancak imanımızı Kur’an’a göre her zaman yeniden tazelemek, Allah’a ve O’nun son peygamberine yeniden şeksiz-şüphesiz tam olarak inanmak, teslim olmakla ve zamanımızdaki hakiki peygamber varislerine uymakla mümkündür.
Â
[1] Hâkim, I, 45, hadis no: 606. Bk. Mecma’, I, 212; Heysemî, I, 52; Gümüşhânevî, Râmûzü’l-ehâdîs, I, 96/ 6.
[2] Ahmed b. Hanbel, II, 359, hadis no: 8695; Abd b. Humeyd, s. 417, hadis no: 1424; Hâkim, IV, 285, no: 606.
[3] Ayet mealeri Feyzul Furkan Mealinden alınmıştır.
[4] Riyazüs-salihin, 88. Hadis.
[5] Bu açıklama, ilgili hadisin şerhinden alınmıştır.
——————
Mahmud Salih
Katkısız imanı yaÅŸarsak, Hz.Ä°brahim gibi ateÅŸ soÄŸuk gelir. Yazınızdaki gibi imanı tazelemek gerek…beslemek gerek.Allah razı olsun paylaşımınız için.
Cok guzel bir yazi Allah razi olsun. Iman bebek gibi bakim ister gercekten. imani celimsiz birakmamak icin iyi beslemek gerekir. “Ä°nsanlar, (sadece) “Ä°man ettik” diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?” (Ankebut Suresi, 2) ayetinde Rabbimizin belirttigi gibi, yasayacagimiz sinavlar, imanimizin gidasi olacaktir insAllah. Allah sinavlarimizi verebilmemizi nasip etsin …