Cennet ve Cehennem

cennet-cehennem

Cennet ve Cehennem
Prof. Dr. Mahmud Es’ad CoÅŸan

Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri

Allahu Teâlâ hazretleri cenneti ilk yarattığı zaman Cebrail’e (aleyhisselâm) buyurdu ki:
“Git de onu gör, seyreyle!”
Cebrail (aleyhisselâm) gitti, ona baktı, sonra geldi ve dedi ki:
“Yâ Rabbi! Senin izzetin hakkı için and olsun ki kim bunu duyarsa (gayretlenir, çalışır) muhakkak gelir, buraya girer.”
Bundan sonra Allah cennetin etrafını nefse hoş gelmeyecek şeylerle çepeçevre çevirdi: Sonra da;
“Yâ Cebrail! Git ona bir daha bak!” buyurdu.

O gitti, baktı sonra gelip dedi ki:

“Yâ Rabbi! Senin izzetin hakkı için and olsun ki şimdi korktum ki ona hiçbir kimse gelip giremeyecek!”
Aynı şekilde Allah cehennemi yaratınca, buyurdu ki:
“Yâ Cebrail! Git de ona bir bak!”
Cebrail gitti onu seyretti, sonra gelip dedi ki:
“Yâ Rabbi! Senin izzetin hakkı için and olsun ki mümkün değil, bir kimse bunu duysun da buna girsin (korunur, asla girmez). Allah bundan sonra cehennemin etrafını nefsin çok arzu edeceği, çekici zevklerle donattı ve buyurdu ki:
“Yâ Cebrail! Git de cehenneme bir kere daha bak!”
(Cebrail gidip baktı, insanların nefislerine uyup, bu zevkli ama günahlı şeylere muhakkak kapılacaklarını sezdi) ve dedi ki:
“Yâ Rabbi! Senin izzetin hakkı için and olsun ki şimdi korktum ki bu cehenneme girmeyecek hiçbir kimse kalmaz! Hepsi içine düşer.”(1)

Cennet ve cehennem haktır, vardır ve gerçektir; âmennâ ve saddaknâ.

Cehennem öyle feci, öyle kötü, öyle berbat öyle müthiş bir azap yeridir ki oradaki zakkumdan bir damla bu dünyaya damlasa idi tüm insanların yaşamlarını zehir ederdi; cehennem şerarelerinden bir kıvılcım yeryüzüne düşseydi pis kokusu etrafı sarar ve tüm mağriple maşrık arasını yakar, yıkardı.

Cennet de öyle bir yerdir ki tariflere sığmaz, gözlerin hiç görmediği, kulakların hiç duymadığı, hiç hatır ve hayale gelmeyen güzellikler ve nimetler ile doludur.(2) Bir tırnak kadar cennet parçası getirilebilseydi gökleri ve yeri müzeyyen ederdi; Cennetin hoş kokusu beş yüz yıllık yoldan duyulur. Cennet hurilerinden biri, bir parmağını dünyaya gösterse güzel kokusunu her canlı hissederdi. Cennet hatunlarından biri dünya ehline yüzünü açsa, yeryüzü mis kokusu dolar, ayın ve güneşin ışığı solardı.

Cehennem ehline, cehennemde dünyadaki tüm çakıllar sayısında orada kalacağı bildirilse (uzun da olsa sınırlı bir zaman azap görecek, sonsuz kalmayacak diye) sevinirdi. Aynı şekilde cennettekilere de çakıl taşları sayısı kadar orada kalacakları söylense idi (sonunda zaman bitecek diye) mahzun olurlardı; fakat öyle değil, her iki taraf da orada sonsuz ve ebedî kalacaklar.

O halde bu zamane insanlarına ne oluyor? İnanmayanlar bir yana hele müslümanların bu gaflet ve rehaveti, rezalet ve dalaleti ne! Niçin cehennemden korkmaz, cenneti kazanmak için gayrete gelmezler! Neden nefsin heva ve heveslerine, kapris ve şehvetlerine uyarlar. Bunların arkasında cehennem olduğunu düşünmezler?
Mü’minler, niye, cenneti kazanmanın ter dökmeye, mihnet ve meÅŸakkat çekmeye; ibadet ve taatlere sebat ile hak yoldaki çilelere sabır ve tahammül etmeye… baÄŸlı olduÄŸunu unutuverirler?

Değerli mü’minler! Gözünüzü açın, aklınızı başınıza toplayın!
Günahlarınıza hemen tevbe edin! Hak yola gelin! Dünyada, Allah’a kulluk ve taatten daha mutlu ve kutlu ve tatlı hiçbir şey yoktur. İki cihan saadeti imanda, her türlü tehlikelerden kurtuluş İslâm’dadır.

Allah’ın, âlemlere rahmet olarak gönderdiği o eşsiz peygamberi: Muhammed-i Mustafâ’ya tâbi olun; sizi zulümattan kurtaracak, nura kavuşturacak olan kitabı Kur’ân-ı Kerîm’e sarılın ki cehennemden kurtulup cennete giresiniz.(3)
Ah nice bir uyursun uyanmaz mısın?
Göçtü kervan, kaldın dağlar başında.

Çağrışır tellallar, inanmaz mısın?
Göçtü kervan, kaldın daÄŸlar başında…(4)

—————
Dipnotlar 

1 Ebû Hüreyre’den (ra.) nakledilen hadis için bk. Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 21, hadis no: 4744; Tirmizî, “Sıfatü’l-cenneh”, 21, hadis no: 2560; Ahmed b. Hanbel, II, 354, hadis no: 72; İbni Hibbân, XVI, 406, hadis no: 7394.
2 Ebû Hüreyre’den (ra.) nakledilen hadis için bk. Buhârî, “Bed’ü’l-halk”, 8; “Tefsîru’l-Kur’ân”, 271; “Tevhîd”, 35; Müslim, “Cennet”, 2; Tirmizî, “Tefsîru’l-Kur’ân”, 33, 56, hadis no: 3197, 3292; İbni Mâce, “Zühd”, 39, hadis no: 4328; Ahmed b. Hanbel, II, 257, 313, 418, 438, 466, 495, 506; Dârimî, “Rikâk”, 98, 105, hadis no: 2819, 2828; Ebû Ya’lâ, el-Müsned, XI, 159, hadis no: 6276.
3 21/Enbiyâ, 107.
4 Yûnus Emre Dîvânı, IV, 225.

2 thoughts on “Cennet ve Cehennem”

  1. ben bugün mahmut esad coşan efendinin kabrini ziyaret ettim inşallah allah onun mekanını cenlet etsin

Bir cevap yazın


*